GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...

Anasayfa - GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...
26/03/2006  HANGİ AMİGDALEKTOMİ DAHA İYİDİR ? - Dr.Yücel Tanyeri (43)

1933  yılında  Askeri Sıhhiye Mecmuasında Adana’dan KBB Hekimi Orhan Mahir ile Gülhane KBB Kliniği Muavini Dr. Nejat Rıza arasında,  Sluder Tonsillektomisi ile Total Tonsillektomi ameliyat yöntemlerinin yararlılığı konusunda sert tartışmalar yaşandı.

O dönemlerde Tonsillerin iki farklı yöntemle çıkartılmasının yararına  yürekten inanan bu iki meslektaşımızın ilginç tartışmalarını, yer darlığı nedeniyle kısaltarak bilgilerinize sunuyoruz :

Devamı
26/03/2006
 HANGİ AMİGDALEKTOMİ DAHA İYİDİR ? - Dr.Yücel Tanyeri (43)

1933  yılında  Askeri Sıhhiye Mecmuasında Adana’dan KBB Hekimi Orhan Mahir ile Gülhane KBB Kliniği Muavini Dr. Nejat Rıza arasında,  Sluder Tonsillektomisi ile Total Tonsillektomi ameliyat yöntemlerinin yararlılığı konusunda sert tartışmalar yaşandı.

O dönemlerde Tonsillerin iki farklı yöntemle çıkartılmasının yararına  yürekten inanan bu iki meslektaşımızın ilginç tartışmalarını, yer darlığı nedeniyle kısaltarak bilgilerinize sunuyoruz :

Devamı
15/03/2006  SAİP PAŞA’NIN TRAKEOTOMİSİ - Dr.Yücel Tanyeri (42)

Kış tatilini geçirmek üzere Girit adasındaki  Hanya Liman kentine giden Ferik Saip Paşa, ağır bir Boğaz enfeksiyonu geçirir. Askeri Hekimler hemen trakeotomi yapılmasını önerirler. Ancak Paşa’ya  müdahele yapılması için Padişah’tan  izin alınması gerektiğine karar verilir ve  25 Şubat 1894 tarihli bir telgrafla bu izin İstanbul’dan istenilir.  Ertesi gün, 26 Şubat 1894’de gelen bir telgrafla bu ameliyatın Padişahın iznine tabi olmadığı, bunun Tabiplerin kararı, hastanın ve hasta sahiplerinin onayına bağlı  bir iş olduğu bildirilir. Ameliyatın yapılıp yapılamadığı  bu yazışmalardan anlaşılamasa da,  4 Mart 1894 tarihinde  gelen bir telgraftan Paşa’nın öldüğü ve ailesinin de perişan bir durumda olduğu öğrenilir. 

   Bu ilginç telgraf yazışmalarının Osmanlıca metinlerini ve Türkçe özetlerini,  Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin  Y.PRK.UM, Nr. 29/44 no. lu kayıtlarından öğreniyoruz :

Devamı
15/03/2006
 SAİP PAŞA’NIN TRAKEOTOMİSİ - Dr.Yücel Tanyeri (42)

Kış tatilini geçirmek üzere Girit adasındaki  Hanya Liman kentine giden Ferik Saip Paşa, ağır bir Boğaz enfeksiyonu geçirir. Askeri Hekimler hemen trakeotomi yapılmasını önerirler. Ancak Paşa’ya  müdahele yapılması için Padişah’tan  izin alınması gerektiğine karar verilir ve  25 Şubat 1894 tarihli bir telgrafla bu izin İstanbul’dan istenilir.  Ertesi gün, 26 Şubat 1894’de gelen bir telgrafla bu ameliyatın Padişahın iznine tabi olmadığı, bunun Tabiplerin kararı, hastanın ve hasta sahiplerinin onayına bağlı  bir iş olduğu bildirilir. Ameliyatın yapılıp yapılamadığı  bu yazışmalardan anlaşılamasa da,  4 Mart 1894 tarihinde  gelen bir telgraftan Paşa’nın öldüğü ve ailesinin de perişan bir durumda olduğu öğrenilir. 

   Bu ilginç telgraf yazışmalarının Osmanlıca metinlerini ve Türkçe özetlerini,  Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin  Y.PRK.UM, Nr. 29/44 no. lu kayıtlarından öğreniyoruz :

Devamı
01/03/2006  ZİYA NURİ PAŞA’NIN ÖLÜMÜ - Dr.Yücel Tanyeri (41)

Dr. Ziya Nuri Birgi5 Ağustos 1872 de İstanbul’da doğdu. İlk ve Orta Öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra, Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye’ye  kaydoldu ve 11 Şubat 1888 de Askeri Tıbbiye’den Tıp Doktoru Diploması’nı aldı.  6 ay  Haydarpaşa Hastanesinde Tabip Muavinliği yaptıktan sonra,  1890 yılında Müsabaka Sınavı ile  Emraz-ı Umumiye  Ders Muavinliğine tayin edilir.  1892’de İstanbul Kolera Salgını sırasında Fatih Bölgesinden sorumlu Kolera Mücadele Hekimliği yapar. 1894 yılında Mekteb-i Tıbbiye Muallimler Meclisi’nin seçme sınavı ile  Berlin’e gönderilir. Burada, Kaiser  Wilhelm Akademisi’nde ilk sınıftan başlayarak Tıp Fakültesini yeniden okur ve 15 Mart 1898’de bu Akademi’den yeniden Tıp Doktoru Diplomasını alır.
Hemen sonrasında, Kulak ve Boğaz Kliniğine Asistan kabul edilerek, bir yıl Charité Hastanesi Kulak Kliniğinde Prof. Trautmann ile ve bir yıl da Kulak-Boğaz Kliniğinde  Prof. Fraenkel  yanında Asistanlık yaparak  KBB  Uzmanı olur. Bu eğitimi sırasında Hartmann ve  Babinski Poliklinikleri’ne devam eder. Bir ay süreyle Paris’e giderek  Lermoyez  ve Castexin  Servislerinde  gözlemlerde bulunur. Asistanlığının bitiminde Leipzig ve Halle’ye giderek bilgi ve görgüsünü arttırır. Viyana’da Urbantisch ve Chiari Klinikleri’nde  incelemelerde bulunur.
1900 yılı Şubat ayında İstanbul’a dönerek Gülhane Hastanesi’nde Üzniye, Enfiye ve Hançereviye  tedrisine  tayin edilir ve  bu Servisi yeniden kurar.  1902 yılında ilave-i memuriyetle  Şişli Etfal Hastanesi’ne tayin edilir. 1908’de  Meşrutiyet’in  ilanında,  Mekteb-i  Tıbbiyelerin  tevhidiyle  oluşturulan  Tıp  Fakültesi’nde  Seririyat-ı  Üzniye  ve  Hançereviye  Muallimliği’ne  seçilir.  Haydarpaşa’daki  Kliniği  yeniden  düzenler.   1910  Balkan  Harbinin  ilanı  ile  Selanik  mıntıkasına  Ordu  Sıhhiye  Müşaviri  ve  Merkez  Hastanesi  Mütehassıslığı  ile  vazife yapar.  Eylül  ayında,  Fakülteye  yeniden  tayin  edilir. 1912  Harb-i  umumi  Seferberliği’nde   İhtiyat  Asker  Hastanesi  ilan  edilen  Tıp  Fakültesi  Hastanesi’ne  Sertabip  olarak tayin  edilir ve  Çanakkale  Savaşının  sonuna  kadar  bu  görevde  kalır.  1913 Temmuz’unda  İzmir  Fırkası  Askere  alma  ve Sıhhiye  İşlemlerini  teftişle  memur  Heyet  Reisi  olarak  gönderilir  ve  bu  vazifesinin  sonunda  tekrar  Fakülte  Başhekimliği ile  görevlendirilir. 1918  yılında  I.  Dünya  Savaşı  sonrasında  Askerlikten  Livalık  (Tuğgeneral)  rütbesiyle  emekliye  ayrılır.  1919 senesi  Kasım ayında   Fakülte  Riyasetine  (Dekanlık)  seçilir,  bu  görevi  1,5  yıl  sürer.İstiklal  Savaşı  sırasında  Fakültede  öğretimine  devam  eder. 1933  yılında Atatürk’ün  Üniversite  Reformu  sırasında  Fakültedeki  kadrosuna  son  verilir.  1 yıl  sonra  fahri  olarak yeniden  Kürsüye  davet  edilir. 1933  Emekli  olduktan  sonra  seçimlere  katılır  ve Cumhuriyet  Halk Fırkası’ndan  (CHP)  Kocaeli  Milletvekili seçilir.  7 Kasım  1936  da  Ankara’da  vefat  eder.
Ölümünden sonra  Tıb Dünyası Dergisinde Dr. Fahrettin Kerim Gökay, onun kişiliğini şu sözlerle anlatır :

Devamı
01/03/2006
 ZİYA NURİ PAŞA’NIN ÖLÜMÜ - Dr.Yücel Tanyeri (41)

Dr. Ziya Nuri Birgi5 Ağustos 1872 de İstanbul’da doğdu. İlk ve Orta Öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra, Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye’ye  kaydoldu ve 11 Şubat 1888 de Askeri Tıbbiye’den Tıp Doktoru Diploması’nı aldı.  6 ay  Haydarpaşa Hastanesinde Tabip Muavinliği yaptıktan sonra,  1890 yılında Müsabaka Sınavı ile  Emraz-ı Umumiye  Ders Muavinliğine tayin edilir.  1892’de İstanbul Kolera Salgını sırasında Fatih Bölgesinden sorumlu Kolera Mücadele Hekimliği yapar. 1894 yılında Mekteb-i Tıbbiye Muallimler Meclisi’nin seçme sınavı ile  Berlin’e gönderilir. Burada, Kaiser  Wilhelm Akademisi’nde ilk sınıftan başlayarak Tıp Fakültesini yeniden okur ve 15 Mart 1898’de bu Akademi’den yeniden Tıp Doktoru Diplomasını alır.
Hemen sonrasında, Kulak ve Boğaz Kliniğine Asistan kabul edilerek, bir yıl Charité Hastanesi Kulak Kliniğinde Prof. Trautmann ile ve bir yıl da Kulak-Boğaz Kliniğinde  Prof. Fraenkel  yanında Asistanlık yaparak  KBB  Uzmanı olur. Bu eğitimi sırasında Hartmann ve  Babinski Poliklinikleri’ne devam eder. Bir ay süreyle Paris’e giderek  Lermoyez  ve Castexin  Servislerinde  gözlemlerde bulunur. Asistanlığının bitiminde Leipzig ve Halle’ye giderek bilgi ve görgüsünü arttırır. Viyana’da Urbantisch ve Chiari Klinikleri’nde  incelemelerde bulunur.
1900 yılı Şubat ayında İstanbul’a dönerek Gülhane Hastanesi’nde Üzniye, Enfiye ve Hançereviye  tedrisine  tayin edilir ve  bu Servisi yeniden kurar.  1902 yılında ilave-i memuriyetle  Şişli Etfal Hastanesi’ne tayin edilir. 1908’de  Meşrutiyet’in  ilanında,  Mekteb-i  Tıbbiyelerin  tevhidiyle  oluşturulan  Tıp  Fakültesi’nde  Seririyat-ı  Üzniye  ve  Hançereviye  Muallimliği’ne  seçilir.  Haydarpaşa’daki  Kliniği  yeniden  düzenler.   1910  Balkan  Harbinin  ilanı  ile  Selanik  mıntıkasına  Ordu  Sıhhiye  Müşaviri  ve  Merkez  Hastanesi  Mütehassıslığı  ile  vazife yapar.  Eylül  ayında,  Fakülteye  yeniden  tayin  edilir. 1912  Harb-i  umumi  Seferberliği’nde   İhtiyat  Asker  Hastanesi  ilan  edilen  Tıp  Fakültesi  Hastanesi’ne  Sertabip  olarak tayin  edilir ve  Çanakkale  Savaşının  sonuna  kadar  bu  görevde  kalır.  1913 Temmuz’unda  İzmir  Fırkası  Askere  alma  ve Sıhhiye  İşlemlerini  teftişle  memur  Heyet  Reisi  olarak  gönderilir  ve  bu  vazifesinin  sonunda  tekrar  Fakülte  Başhekimliği ile  görevlendirilir. 1918  yılında  I.  Dünya  Savaşı  sonrasında  Askerlikten  Livalık  (Tuğgeneral)  rütbesiyle  emekliye  ayrılır.  1919 senesi  Kasım ayında   Fakülte  Riyasetine  (Dekanlık)  seçilir,  bu  görevi  1,5  yıl  sürer.İstiklal  Savaşı  sırasında  Fakültede  öğretimine  devam  eder. 1933  yılında Atatürk’ün  Üniversite  Reformu  sırasında  Fakültedeki  kadrosuna  son  verilir.  1 yıl  sonra  fahri  olarak yeniden  Kürsüye  davet  edilir. 1933  Emekli  olduktan  sonra  seçimlere  katılır  ve Cumhuriyet  Halk Fırkası’ndan  (CHP)  Kocaeli  Milletvekili seçilir.  7 Kasım  1936  da  Ankara’da  vefat  eder.
Ölümünden sonra  Tıb Dünyası Dergisinde Dr. Fahrettin Kerim Gökay, onun kişiliğini şu sözlerle anlatır :

Devamı
12/02/2006  TENİSİN BÜYÜKBABASI Dr. BEHBUT CEVANŞİR - Dr.Yücel Tanyeri (40)

Behbut Cevanşir, Sovyet İhtilali sonrası Türkiye’ye sığınan Petrol Mühendisi Behbuthan  Cevanşir’in torunudur. Babası ve Amcası 18 Temmuz 1921 de Pera Palas Oteli önünde  Misak Torlakyan adlı bir Ermeni’nin suikastine uğrarlar. Azerbeycan Cumhuriyeti  eski İçişleri Bakanı olan Amcası  Behbudhan Cevanşir ölür, Babası ise ağır yaralanır. İstanbul İngiliz işgali altındadır. İngilizler davanın Torlakyan lehine dönmesi için çabalarken mağdur olan babası, iyi bir Avukat bulur. O Avukatın kızı, daha sonra  Behbut Cevanşir’in  Annesi olacaktır. Büyükbaba davayı kazanır ama İngilizler Torlakyan’ı İstanbul’an kaçırmayı başarır. Bu olay ünlü “Torlakyan Davası” olarak kitaplara geçer. Behbut Cevanşir, 6 Ekim 1926 yılında İstanbul’da doğar. 1947 de Galatasaray Lisesi ve 1953 yılında da İstanbul Tıp Fakültesini bitirir. 1955-58 yıllarında Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde KBB İhtisası yapar. 1958-61 yıllarında Berlin ve Hannover Üniversitelerinde çalışır. 1963 de Doçent ve 1971 yılında Profesör olur. Özellikle Larenks Kanserleri, Çocuk İşitme Kayıpları ve Foniatri üzerinde  yoğun çalışmalar yapar.  1994 yılında emekli olur. 29. Kasım 1999 tarihinde 73 yaşında aramızdan ayrılır. Onun spor hayatını ve Tenis tutkusunu Tulûhan Tekelioğlu’nun  23.08.1991 tarihinde Hürriyet Gazetesinde çıkan “TENİSİN BÜYÜKBABASI” başlıklı röportajından öğreniyoruz :

Devamı
12/02/2006
 TENİSİN BÜYÜKBABASI Dr. BEHBUT CEVANŞİR - Dr.Yücel Tanyeri (40)

Behbut Cevanşir, Sovyet İhtilali sonrası Türkiye’ye sığınan Petrol Mühendisi Behbuthan  Cevanşir’in torunudur. Babası ve Amcası 18 Temmuz 1921 de Pera Palas Oteli önünde  Misak Torlakyan adlı bir Ermeni’nin suikastine uğrarlar. Azerbeycan Cumhuriyeti  eski İçişleri Bakanı olan Amcası  Behbudhan Cevanşir ölür, Babası ise ağır yaralanır. İstanbul İngiliz işgali altındadır. İngilizler davanın Torlakyan lehine dönmesi için çabalarken mağdur olan babası, iyi bir Avukat bulur. O Avukatın kızı, daha sonra  Behbut Cevanşir’in  Annesi olacaktır. Büyükbaba davayı kazanır ama İngilizler Torlakyan’ı İstanbul’an kaçırmayı başarır. Bu olay ünlü “Torlakyan Davası” olarak kitaplara geçer. Behbut Cevanşir, 6 Ekim 1926 yılında İstanbul’da doğar. 1947 de Galatasaray Lisesi ve 1953 yılında da İstanbul Tıp Fakültesini bitirir. 1955-58 yıllarında Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde KBB İhtisası yapar. 1958-61 yıllarında Berlin ve Hannover Üniversitelerinde çalışır. 1963 de Doçent ve 1971 yılında Profesör olur. Özellikle Larenks Kanserleri, Çocuk İşitme Kayıpları ve Foniatri üzerinde  yoğun çalışmalar yapar.  1994 yılında emekli olur. 29. Kasım 1999 tarihinde 73 yaşında aramızdan ayrılır. Onun spor hayatını ve Tenis tutkusunu Tulûhan Tekelioğlu’nun  23.08.1991 tarihinde Hürriyet Gazetesinde çıkan “TENİSİN BÜYÜKBABASI” başlıklı röportajından öğreniyoruz :

Devamı
31/01/2006  TARAKYO-TOMYA - Dr.Yücel Tanyeri (39)

Şanîzade Atâullah Efendi 1771 yılında İstanbul’da doğdu ve 1826 yılında Tire’de 55 yaşında öldü. Süleymaniye Tıp  Medresesini bitirmiştir.  Latince, İtalyanca, Fransızca, Almanca, Farsça, Rumca bilen ve altı ayrı Bilim dalında toplam 18 eser veren ve çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Mehmet Atâullah Efendi modern ilimlere inanan, aydın bir kişidir. Italyancadan tercüme ettiği “Hamsei - Şanîzade”, Osmanlının matbaada basılan ilk Tıp Kitabı olma özelliğini taşımaktadır. Kitap beş  bölümden oluşmaktadır. Dördüncü kitap “Kânûn-ül Cerrâhîn”, Şanîzade Mehmet Ataullah’ın Cerrahi kitabıdır.   Bu kitabın 32. sayfasında Kuşpalazı (Difteri) hastalığı anlatılırken “fî Ameli’l Cerrahi li’l Hunnak” başlığı altında, günümüzde Trakeotomi olarak bildiğimiz ameliyat yöntemi anlatılır. Sadeleştirilmiş biçimiyle  sunuyoruz :

Devamı
31/01/2006
 TARAKYO-TOMYA - Dr.Yücel Tanyeri (39)

Şanîzade Atâullah Efendi 1771 yılında İstanbul’da doğdu ve 1826 yılında Tire’de 55 yaşında öldü. Süleymaniye Tıp  Medresesini bitirmiştir.  Latince, İtalyanca, Fransızca, Almanca, Farsça, Rumca bilen ve altı ayrı Bilim dalında toplam 18 eser veren ve çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Mehmet Atâullah Efendi modern ilimlere inanan, aydın bir kişidir. Italyancadan tercüme ettiği “Hamsei - Şanîzade”, Osmanlının matbaada basılan ilk Tıp Kitabı olma özelliğini taşımaktadır. Kitap beş  bölümden oluşmaktadır. Dördüncü kitap “Kânûn-ül Cerrâhîn”, Şanîzade Mehmet Ataullah’ın Cerrahi kitabıdır.   Bu kitabın 32. sayfasında Kuşpalazı (Difteri) hastalığı anlatılırken “fî Ameli’l Cerrahi li’l Hunnak” başlığı altında, günümüzde Trakeotomi olarak bildiğimiz ameliyat yöntemi anlatılır. Sadeleştirilmiş biçimiyle  sunuyoruz :

Devamı
14/01/2006  ALEVİ-BEKTAŞİ DEDEBABASI BİR KBB DOÇENTİ Dr.BEDRİ NOYAN -Dr.Yücel Tanyeri (38)

Dr. Bedri Noyan, 1912 yılında Serez’de doğdu. Babası Subaylıktan emekli olunca Samsun’a yerleştiler. Ortaokul ve Liseyi Samsun’da okudu. 1931 yılında Samsun Lisesi’nin ilk mezunları arasında yer aldı.  1937 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. KBB İhtisasını Ankara Numune Hastanesinde Avusturya’lı Profesör Max Meyer’in yanında yaptı. 1946 yılında İstanbul Tıp Fakültesinde, Ekrem Behçet Tezel’den sonra Türkiye’nin ikinci KBB Doçenti oldu. 1951 de Üniversiteden ayrılarak Aydın ve İzmir’de Serbest KBB Hekimi olarak çalıştı.  KBB, Türkoloji ve Folklor Kongrelerine tebliğler sunarak katıldı. Tıp Dergilerinde çok sayıda yayınları ve çeşitli Dergilerde araştırma yayınları yayınlandı. Dr. Bedri Noyan, 21.3.1959 da Alevi ve Bektaşi toplumu tarafından Dedebaba seçildi ve 1998 de ölene kadar da 39 yıl Dedebaba olarak bu toplumun en üst düzey Liderliğini yaptı. İlişikte, Bektaşi Dedebabalığı’nın önemi ve Dr. Bedri Noyan’ın özelliklerini öğreneceğiz :

Devamı
14/01/2006
 ALEVİ-BEKTAŞİ DEDEBABASI BİR KBB DOÇENTİ Dr.BEDRİ NOYAN -Dr.Yücel Tanyeri (38)

Dr. Bedri Noyan, 1912 yılında Serez’de doğdu. Babası Subaylıktan emekli olunca Samsun’a yerleştiler. Ortaokul ve Liseyi Samsun’da okudu. 1931 yılında Samsun Lisesi’nin ilk mezunları arasında yer aldı.  1937 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. KBB İhtisasını Ankara Numune Hastanesinde Avusturya’lı Profesör Max Meyer’in yanında yaptı. 1946 yılında İstanbul Tıp Fakültesinde, Ekrem Behçet Tezel’den sonra Türkiye’nin ikinci KBB Doçenti oldu. 1951 de Üniversiteden ayrılarak Aydın ve İzmir’de Serbest KBB Hekimi olarak çalıştı.  KBB, Türkoloji ve Folklor Kongrelerine tebliğler sunarak katıldı. Tıp Dergilerinde çok sayıda yayınları ve çeşitli Dergilerde araştırma yayınları yayınlandı. Dr. Bedri Noyan, 21.3.1959 da Alevi ve Bektaşi toplumu tarafından Dedebaba seçildi ve 1998 de ölene kadar da 39 yıl Dedebaba olarak bu toplumun en üst düzey Liderliğini yaptı. İlişikte, Bektaşi Dedebabalığı’nın önemi ve Dr. Bedri Noyan’ın özelliklerini öğreneceğiz :

Devamı
01/01/2006  70 YIL SONRA ORTAYA ÇIKAN MEKTUP - Dr.Yücel Tanyeri (37)

Önceki yazılarımızda  kendisinden bahsedilen, 1891 doğumlu Dr. Ziya Ahmet Dura, 1918 de Askeri Tıbbiye’den mezun olduktan sonra  Dr. Ziya Nuri Paşa’nın Kürsüsünde KBB İhtisası yapmış, I. Dünya Savaşından sonra Adana’ya yerleşerek 13.10.1968 tarihinde ömrünün son gününe kadar mesleğine devam etmiştir. Yanında yetiştiği Hocası Ziya Nuri Paşa, büyük boy bir Portre fotoğrafını 4.IX.1933 tarihinde “Aziz Meslektaşım Ziya Ahmet Bey’e” yazısıyla imzalayarak kendisine verdikten 3 yıl sonra Ankara’da vefat eder. Kendisini yetiştiren Hocasının ölümüne çok üzülen Dr. Ziya Ahmet Dura, o günlerdeki duygusunu içtenlikle dile getiren bir mektup yazar ve bu mektubu hiç kimseye göstermeden zarfa koyarak Hocasının Fotoğrafının çerçevesinin arkasına yerleştirir. 

 Bu olaydan 69 yıl sonra o fotoğrafı, Diş Hekimi olan oğlu Mehmet Dura’nın muayenehanesinde gören Dr. Yücel Tanyeri, fotoğrafı taratıp  bir örneğini almak için çerçeveyi açtığında, eskimiş bir zarfın içerisinde  KBB Uzmanı Ziya Ahmet Dura’nın el yazısı ile kaleme aldığı  bu tozlanmış mektuba tesadüfen ulaşır.

       Kendisini yetiştiren  “Hocasına   saygı”nın derin izlerini taşıyan bu kısa mektubu birlikte okuyoruz :

Devamı
01/01/2006
 70 YIL SONRA ORTAYA ÇIKAN MEKTUP - Dr.Yücel Tanyeri (37)

Önceki yazılarımızda  kendisinden bahsedilen, 1891 doğumlu Dr. Ziya Ahmet Dura, 1918 de Askeri Tıbbiye’den mezun olduktan sonra  Dr. Ziya Nuri Paşa’nın Kürsüsünde KBB İhtisası yapmış, I. Dünya Savaşından sonra Adana’ya yerleşerek 13.10.1968 tarihinde ömrünün son gününe kadar mesleğine devam etmiştir. Yanında yetiştiği Hocası Ziya Nuri Paşa, büyük boy bir Portre fotoğrafını 4.IX.1933 tarihinde “Aziz Meslektaşım Ziya Ahmet Bey’e” yazısıyla imzalayarak kendisine verdikten 3 yıl sonra Ankara’da vefat eder. Kendisini yetiştiren Hocasının ölümüne çok üzülen Dr. Ziya Ahmet Dura, o günlerdeki duygusunu içtenlikle dile getiren bir mektup yazar ve bu mektubu hiç kimseye göstermeden zarfa koyarak Hocasının Fotoğrafının çerçevesinin arkasına yerleştirir. 

 Bu olaydan 69 yıl sonra o fotoğrafı, Diş Hekimi olan oğlu Mehmet Dura’nın muayenehanesinde gören Dr. Yücel Tanyeri, fotoğrafı taratıp  bir örneğini almak için çerçeveyi açtığında, eskimiş bir zarfın içerisinde  KBB Uzmanı Ziya Ahmet Dura’nın el yazısı ile kaleme aldığı  bu tozlanmış mektuba tesadüfen ulaşır.

       Kendisini yetiştiren  “Hocasına   saygı”nın derin izlerini taşıyan bu kısa mektubu birlikte okuyoruz :

Devamı
15/12/2005  İNÖNÜ' NÜN KOLTUĞU.- Dr.Yücel TANYERİ ( 36 )

İsmet İnönü'nün Klasik Müzik konserlerini izlediği Mamak'taki tarihi Musiki Muallim Mektebi binası  1980&aposli yıllarda Mamak Belediyesi'ne devredilince, bütün eşyalar Hacettepe Üniversitesi'nin Beşevler’deki yeni Konservatuar binasına gönderilir. Deponun kapısı,  bir süre önce Konservatuar Müdürlüğünü de yürütmeye başlayan Hacettepe Üniversitesi KBB-Odyoloji  Bölüm Başkanı  Prof. Erol Belgin tarafından açılır.  Bu depolar yeniden düzenlenirken, her iki yanında hoparlörler bulunan deri bir koltuk Dr. Erol Belgin’in dikkatini çeker. Kısa bir soruşturmadan sonra bu koltuğun 1936 dan sonra Devlet Konservatuarı olarak bilinen ve aslında 1924 yılında kurulan Musiki Muallim Mektebinin Konser Salonunda, İsmet İnönü tarafından Klasik Müzik Konserlerini izlemek  amacıyla kullanıldığını saptar.
Her iki kulağında Otoskleroza bagli Mikst tip İşitme Kaybı olduğu bilinen İsmet Paşa’nın bu koltukta otururken, sol kolçak üzerinde mekanik  bağlantı ile çalışan bir akustik fan ve bu fan'a çarpan ses titreşimlerinin Berjer koltuğun her iki tarafına yerleştirilen ses toplayıcıları tarafından yükseltilerek her iki kulağa da 30-40 dB lik bir amplifikasyonla ilettiğini sistemin, koltuğun yanındaki düğmeye basıldığı zaman devreye girdiği ve bu yolla Paşa’nın Konserleri rahatça izlediği anlaşılır.
İşitme azlığı olmasına rağmen Konserleri özel bir koltukla izleyen İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün müzik tutkusunu Şef Hikmet Şimşek’in konuşmasından öğreniyoruz :

Devamı
15/12/2005
 İNÖNÜ' NÜN KOLTUĞU.- Dr.Yücel TANYERİ ( 36 )

İsmet İnönü'nün Klasik Müzik konserlerini izlediği Mamak'taki tarihi Musiki Muallim Mektebi binası  1980&aposli yıllarda Mamak Belediyesi'ne devredilince, bütün eşyalar Hacettepe Üniversitesi'nin Beşevler’deki yeni Konservatuar binasına gönderilir. Deponun kapısı,  bir süre önce Konservatuar Müdürlüğünü de yürütmeye başlayan Hacettepe Üniversitesi KBB-Odyoloji  Bölüm Başkanı  Prof. Erol Belgin tarafından açılır.  Bu depolar yeniden düzenlenirken, her iki yanında hoparlörler bulunan deri bir koltuk Dr. Erol Belgin’in dikkatini çeker. Kısa bir soruşturmadan sonra bu koltuğun 1936 dan sonra Devlet Konservatuarı olarak bilinen ve aslında 1924 yılında kurulan Musiki Muallim Mektebinin Konser Salonunda, İsmet İnönü tarafından Klasik Müzik Konserlerini izlemek  amacıyla kullanıldığını saptar.
Her iki kulağında Otoskleroza bagli Mikst tip İşitme Kaybı olduğu bilinen İsmet Paşa’nın bu koltukta otururken, sol kolçak üzerinde mekanik  bağlantı ile çalışan bir akustik fan ve bu fan'a çarpan ses titreşimlerinin Berjer koltuğun her iki tarafına yerleştirilen ses toplayıcıları tarafından yükseltilerek her iki kulağa da 30-40 dB lik bir amplifikasyonla ilettiğini sistemin, koltuğun yanındaki düğmeye basıldığı zaman devreye girdiği ve bu yolla Paşa’nın Konserleri rahatça izlediği anlaşılır.
İşitme azlığı olmasına rağmen Konserleri özel bir koltukla izleyen İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün müzik tutkusunu Şef Hikmet Şimşek’in konuşmasından öğreniyoruz :

Devamı
01/12/2005  GÜLHANE MÜSAMERELERİ - Dr.Yücel Tanyeri (35)

13 Kasım 1908 de Gülhane Asker Hastanesi’nde memleketimizde bir yenilik olmak üzere ilk defa   “Gülhane Müsamereyi Tıbbiyesi”  adı ile ilmi toplantılar yapılmaya başlandı. Ülkemizdeki Bilimsel Toplantıların ilk öncüsü olan bu “Müsamereler” çok  faydalı olur, müessese dışından gelen hekimler de bundan yararlanırdı. Gülhane Müsamereleri (Der Medizinische Abend, Die Wissenschaftlichen Abende) daha sonraları başka Hastane ve Cemiyetlerin İlmi  Toplantılarına örnek teşkil etmiş ve bugünkü Bilimsel Toplantılarımızın ilk tohumu olmuştur.

   Gülhane Müsamere’lerini yönetmek ve yönlendirmek için Başkanlığına KBB Kliniği Direktörü  Prof. Dr. Ziya Nuri Paşa, Sekreterliğine Prof. Tevfik Recep ile Dr. Mahzar Osman seçilirler. Gülhane Müsamereleri’nin  13 Kasım 1908 de Ziya Nuri Paşa Başkanlığında yapılan ilk  ilmi Toplantısında; Pernisyöz Anemi, Anemia Gravis Secunderia, Rectum Sifilizi, Neurofibromatosis, Mukoza Tüberkülozu, Safra Taşının Spontan Olarak Karın Duvarına Açılması, Atherosklerotik Anevrizma başlıklı konular tartışılır. Bu ilk Toplantıda Wieting Paşa’nın yaptığı açılış konuşmasını ve 30 Nisan 1933 de yapılan bir Toplantıda Tonsillektomi üzerindeki müzakereleri okuyoruz:

Devamı
01/12/2005
 GÜLHANE MÜSAMERELERİ - Dr.Yücel Tanyeri (35)

13 Kasım 1908 de Gülhane Asker Hastanesi’nde memleketimizde bir yenilik olmak üzere ilk defa   “Gülhane Müsamereyi Tıbbiyesi”  adı ile ilmi toplantılar yapılmaya başlandı. Ülkemizdeki Bilimsel Toplantıların ilk öncüsü olan bu “Müsamereler” çok  faydalı olur, müessese dışından gelen hekimler de bundan yararlanırdı. Gülhane Müsamereleri (Der Medizinische Abend, Die Wissenschaftlichen Abende) daha sonraları başka Hastane ve Cemiyetlerin İlmi  Toplantılarına örnek teşkil etmiş ve bugünkü Bilimsel Toplantılarımızın ilk tohumu olmuştur.

   Gülhane Müsamere’lerini yönetmek ve yönlendirmek için Başkanlığına KBB Kliniği Direktörü  Prof. Dr. Ziya Nuri Paşa, Sekreterliğine Prof. Tevfik Recep ile Dr. Mahzar Osman seçilirler. Gülhane Müsamereleri’nin  13 Kasım 1908 de Ziya Nuri Paşa Başkanlığında yapılan ilk  ilmi Toplantısında; Pernisyöz Anemi, Anemia Gravis Secunderia, Rectum Sifilizi, Neurofibromatosis, Mukoza Tüberkülozu, Safra Taşının Spontan Olarak Karın Duvarına Açılması, Atherosklerotik Anevrizma başlıklı konular tartışılır. Bu ilk Toplantıda Wieting Paşa’nın yaptığı açılış konuşmasını ve 30 Nisan 1933 de yapılan bir Toplantıda Tonsillektomi üzerindeki müzakereleri okuyoruz:

Devamı
15/11/2005  1936’da İstanbul Tıp Fakültesi KBB Stajyer Eğitimi - Dr.Yücel Tanyeri (34)

1893 yılında Yugoslavya Metroviçe’de doğan Dr. Ekrem Behçet Tezel,

Tıp Fakültesini 1918 yılında bitirir. 1921 yılında Gülhane’den ihtisasını aldıktan sonra Almanya ve İsviçre’de çalışır. 1933 de İstanbul Üniversitesinin kurulması üzerine Prof. Erich Ruttin ile birlikte KBB kadrosuna katılır. Buranın ilk Doçenti olarak görev yapar ve 1952 yılında KBB’ın ilk ve tek Ordinaryüs Profesörlüğüne kadar yükselir. 1960 yılında emekli olur ve 1965 yılında 72 yaşında İstanbul’da ölerek aramızdan ayrılır.

   Görevi sırasında İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı 7 Ocak 1936 tarihinde kendisinden KBB Eğitimi konusunda bir ara rapor ister. Ekrem Behçet Hocamız bir hafta içerisinde daktilosu ile Raporunu yazar ve Dekanlığa gönderir. Bu Raporun ikinci  bir örneği İstanbul’da sahaflarda tesadüfen, kısmen güveler tarafından yenilmiş ve harap biçimde bulunur. 1936 yılında KBB öğrenci eğitimi şeklini bu yazıdan öğreniyoruz :

Devamı
15/11/2005
 1936’da İstanbul Tıp Fakültesi KBB Stajyer Eğitimi - Dr.Yücel Tanyeri (34)

1893 yılında Yugoslavya Metroviçe’de doğan Dr. Ekrem Behçet Tezel,

Tıp Fakültesini 1918 yılında bitirir. 1921 yılında Gülhane’den ihtisasını aldıktan sonra Almanya ve İsviçre’de çalışır. 1933 de İstanbul Üniversitesinin kurulması üzerine Prof. Erich Ruttin ile birlikte KBB kadrosuna katılır. Buranın ilk Doçenti olarak görev yapar ve 1952 yılında KBB’ın ilk ve tek Ordinaryüs Profesörlüğüne kadar yükselir. 1960 yılında emekli olur ve 1965 yılında 72 yaşında İstanbul’da ölerek aramızdan ayrılır.

   Görevi sırasında İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı 7 Ocak 1936 tarihinde kendisinden KBB Eğitimi konusunda bir ara rapor ister. Ekrem Behçet Hocamız bir hafta içerisinde daktilosu ile Raporunu yazar ve Dekanlığa gönderir. Bu Raporun ikinci  bir örneği İstanbul’da sahaflarda tesadüfen, kısmen güveler tarafından yenilmiş ve harap biçimde bulunur. 1936 yılında KBB öğrenci eğitimi şeklini bu yazıdan öğreniyoruz :

Devamı
Toplam Haber Sayısı: 56
Copyright Kanal KBB © 2025